Son yıllarda internet kullanımının hızla artmasıyla birlikte kişisel verilerimizin kimler tarafından kullanıldığı ve hangi amaç için işlendiği önem kazanmaya başlayan başlıca konulardan biri oldu. Bu sebeple toplum hassasiyetinin arttığı bu konuda her geçen gün yeni kavramlar ortaya çıkmakta ve yeni kavramlar hayatımıza girmekte. Hayatımıza giren yeni kavramların en başında olan “unutulma hakkı”, kişilerin sanal ortamda kendi kişisel verilerini tamamen ortadan kaldırma amacı taşıyan bir hak türü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Unutulma hakkı gerek yurtdışındaki mahkeme kararlarıyla gerek de Türkiye’deki mahkemeler nezdinde esas olarak, kişilerin toplum nezdinde aleyhine haber yapılması ve bu sebeple şeref ve haysiyetinin zedelenmesi neticesinde talep edilen bir hak kategorisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemiz nezdinde Yargıtay kararları ile de bu hak tasdik edilmiş durumdadır. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin bir kararında “bireylerin unutulma hakkı evrensel haklar arasında yer almaktadır”[1] denilmekte ve unutulma hakkının temel haklar kategorisinde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekilmektedir.
Aynı zamanda unutulma hakkı; bireylerin kendi hayatlarına yeni bir yön verebilmesi noktasında olanak sağlayara, geçmişindeki gelişmeleri, yeni bir yön vermeye çalıştığı geleceğini etkilememesini sağlamaktadır . Örnek vermek gerekirse, cinsel taciz suçunun mağduru olan bireyin bir eserde yer alması neticesinde internet ortamında araştırma yapıldığında isminin çıkması unutulma hakkını gündeme getirecektir. Bu duruma maruz kalan kişinin kişilik ihlali kapsamında maddi ve manevi tazminat davası açması, aynı zamanda sanal ortamdan kendi adına bu şekilde çıkan haberlerin silinmesini talep etme hakkı olacaktır.
Unutulma hakkı kapsamında talepte bulunan kişinin ilgili konu bakımından verisinin tam olarak ne şekilde silindiği veya silinmesi gerektiği tartışılan bir konudur. Unutulma hakkının karşılığı tam olarak ilgili kişinin verisinin ebediyen sanal ortamdan silinmesi şeklinde mi algılanacaktır yoksa ilgili verinin arama motorlarında kişinin ismi yazıldığında çıkmaması şeklinde mi olacaktır? Aynı zamanda, sadece kararı veren mahkemenin bulunduğu ülke üzerinden yapılan arama motorlarında mı söz konusu içerik engellenecektir gibi çeşitli kritik sorular gündeme gelmektedir. Maalesef bu tür soruların tek bir cevabı yok. Uygulamada değişiklik gösteren bu konu hakkında Türk hukukunda da henüz bir fikir birliği söz konusu değil.
Türk hukukunda unutulma hakkı bir kanun maddesi halinde karşımıza çıkmamakla birlikte, 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında ilgili kişilerin kişisel verilerinin silinmesi talep etme hakkı olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme tam olarak adı geçmese de “unutulma hakkı” olarak da yorumlanabilmektedir.
Avrupa Hukukunda yer alan GDPR[2] kapsamında unutulma hakkı, 17.bölümde tam olarak ele alınmış olup, ilgili kişilerin unutulma hakkı kapsamında bu haktan yararlanabilecekleri düzenlemiştir.
Avrupa Hukukundaki bu düzenleme ve Türk Hukukunda Yargıtay kararları kapsamında unutulma hakkının yorumlanması bazı kıstas ve kriterlere tabi tutulmakta olup, bu hakkın kullanılması bazı durumlar için mümkün olmamaktadır. Söz konusu haberin, verinin gerçek olup olmadığı, haberin güncelliğinin korunup korunmadığı ve haberin bilgilendirme amacı taşıyıp taşımadığı değerlendirilen başlıca kriterler olarak karşımıza çıkmaktadır. Hal böyle olunca, söz konusu haberin gerçek olduğu ve hala bir haber değeri taşıdığı düşünüldüğünde unutulma hakkı talebi reddedilebilmektedir.
Unutulma hakkının en çok çatıştığı haklar kaçınılmaz olarak basın özgürlüğü ve haber alma hakkıdır ki böylesi uyuşmazlıklarda menfaatlere uygunluk ilkesinin gözetilmesi gerekmektedir. Söz konusu haber doğru, gerçekliğini koruyan ve aynı zamanda kamu yararı niteliği ağır basan bir içerik ise unutulma hakkı talebleri reddedilebilmektedir. Bu noktada, toplumun haber alma hürriyeti, haberin okunması ve paylaşılması bakımından bir üstün kamu yararı olduğu şeklinde öne sürülen olguların gerekçesiyle birlikte istemin reddi kararında açıklanması gerekmektedir.
İnternet ortamındaki veri trafiğimiz gerek kendi elimiz gerek başka sebeplerden dolayı sürekli şekilde artmakta olduğu için söz konusu hakkın daha çok gün yüzüne çıkması kaçınılmaz olacaktır. Bu sebeple, özellikle Türk Hukuku nezdinde bu alana yönelik olarak açıklayıcı, uygulanabilir, gelişen ve değişen toplum düzenine ayak uydurabilen kanunların düzenlenmesi gerekmektedir.
[1] Yargıtay 16. CD., E. 2016/927 K. 2016/3874
[2] General Data Protection Regulation (GDPR)