Güncel Yargıtay Kararı Işığında KVKK’ya İlişkin Kısa Değerlendirme
7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile Anayasa’da düzenlenen temel haklarımızdan birisi olan kişisel verilerin korunması her geçen gün daha belirgin şekilde iş süreçlerimizi etkilemektedir. Mevcut iş süreçlerine bu kanunun gerekliliklerini yansıtmayan şirketleri; işçi-işveren uyuşmazlıkları başta olmak üzere pek çok konuda baş ağrıtıcı sonuçlar beklemektedir. Peki Yargıtay Kişisel Verilerin Korunması KVKK hakkında kararlar yayınladı mı?
Yargıtay Kişisel Verilerin Korunması KVKK Kararı
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 10.01.2019 tarih ve 2018/10718 Esas, 2019/559 numaralı kararı ile kişisel verilerin ihlal edilmesi halinde ne tür sonuçlar ortaya çıktığına güzel bir örnektir. Söz konusu kararın ilgili bölümünde “…Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı talepleri bakımından;
denilmek suretiyle kişisel verilerin korunması açısından günlük yaşantımıza yönelik emsal nitelikte bir hükme imza atılmıştır. Yargıtay Kişisel Verilerin Korunması KVKK hakkındaki karara ilişkin olarak öncelikle 6698 sayılı KVKK kapsamında kişisel verilerin ne olduğu, hangi şartlar altında 3. kişilerce resmi makamlar önünde veya özel yaşantıda işlenebileceği/kullanılabileceği ve KVKK kapsamında yer alan şartların gerçekleşmemesi halinde sonuçların ne olacağı hususları kısaca izah edilecek, akabinde de bu açıklamalar kapsamında emsal Yargıtay kararı değerlendirilecektir.
6698 sayılı KVKK’da kişisel veriler “Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi” olarak ifade edilmiş ve her türlü bilgi deyimi ile aslında sadece bireyin kesin teşhisini sağlayan ad, soyad, doğum tarihi, doğum yeri gibi bilgiler değil; aynı zamanda bireyin belirlenebilir kılınmasını sağlayan fiziki, ailevi, ekonomik, sosyal ve buna benzer özelliklere ilişkin bilgiler de kastedilmektedir. Kanun maddesinde de kişisel veriler sınırlı olarak sayılmamış olup; her somut olaya göre bilginin kişisel veri niteliğinde olup olmadığının ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Kişisel verilerin 3. kişiler tarafından işlenebilmesi ve resmi makamlar veya özel yaşantıda kullanılabilmesi hususları kanunun 5. ve 6. maddesinde düzenlenmiştir. 5. Maddenin 1. fıkrasında kişisel verilerin açık rıza olmadan işlenemeyeceği, 2. fıkrada ise 6 başlığın olması halinde kişisel verilerin açık rıza olmadan işlenebileceği hüküm altına alınmıştır. 6. maddenin 1. ve 2. fıkrasında özel nitelikte olan kişisel verilerin (Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri) ne olduğu ve açık rıza olmadan işlenmesinin yasak olduğu ifade edilmiş, 3. fıkrada da açık rızanın aranmadığı durumların neler olacağı hüküm altına alınmıştır.
İşbu açıklamalar ışığında emsal Yargıtay kararını değerlendirecek olursak;
Emsal karardan anlaşılacağı üzere bir şahsın Whatsapp mesajlarının kişisel veri niteliğinde olduğu, 6698 sayılı KVKK’nın 5. ve 6. maddesinde yer alan şartlar kapsamında işçinin açık rızasının bulunmadığı gibi açık rızanın aranmadığı durumların da var olmadığı ve ayrıca KVKK kapsamında usule uygun şekilde kişisel verilerin işlenmesinde ispat yükünün veri sorumlusunda olduğu belirtilerek, davacı işçiye ait kişisel veriler kullanılarak iş sözleşmenin feshedilemeyeceği kabul edilmiş ve davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmış olduğu hüküm altına alınmıştır.
Sonuç olarak en başta da ifade ettiğimiz üzere Anayasa’da düzenlenen kişisel veriler 6698 sayılı KVKK ile günlük yaşantımız içerisine girmiş olup; yer aldığımız her platformda kişisel verilerimizin bizler için ne ifade ettiği, haklarımızın neler olduğu ve hangi şartlar altında 3. şahıslar tarafından kullanılabileceği gibi birçok konu açıklığa kavuşturulmuştur. Dolayısı ile tüm bu anlatılanlar ışığında kişisel verilerin korunması, Türk Hukuku açısından yeni ve geniş bir alan olduğundan bu alan üzerinde daha fazla araştırma/çalışma yapılması, hukuka ve günlük yaşama bir an önce entegre edilmesinin sağlanması bir zorunluluktur.